13 Ağustos 2009 Perşembe

Niagara Falls

Yaklaşık 1.5 yıldır buralardayız ancak doğru düzgün bir yerleri gezememekten hep şikayetçiydik. Bu durumu biraz değiştirelim istedik ve bizim patronun Kanada'ya dönüyor olmasını fırsat bilerek hem ona eşlik edelim hem de Amerika - Kanada sınırındaki meşhur niagara şelalesini ziyaret edelim istedik.

Pazartesi günü herkesin boş günü olması vesilesiyle ve işlerin genelde durgun olmasını fırsat bilerek bir de güzel araba kiralayıp düştük yollara. Aklımızda ufak bir araba kiralayıp işi ucuza getirmek vardı ancak kiralanan araba garajımızın önüne gelince hem güzelliğine şaşırdık hem de fiyatına :)

işte kiraladığımız araba Toyota Highlander v6 marka jip.



Yol boyunca nerdeyse herkes arabayı sürdü diyebilirim. Ehliyetim olmadığından ben arabayı park kapsamı dahilinde sürdüm ama yine de sürdüm :) Bu güzel arabanın sürücü koltuğuna oturmadan gitmek olmazdı :)



Yolculuğumuz sabahın 7 sinde başladı. Aslında daha erken çıkmayı düşünüyorduk ama uyanamadık :) Yolun 6 saat süreceği söyleniyordu ama her istasyonda durup birşeyler atıştırdığımızdan, sürücü değiştirdiğimizden ve çöle düşmüş fakirler gibi durmadan benzin içen arabamızı doyurduğumuzdan 9 saatte zor gittiğimizi söyleyebilirim :)

Keyifli bir yolculuk oldu yinede. Sohbet muhabbet yol aldık. Bu arada Serhat Bufallo'nun yakınlarında Darien Lake adlı eğlence parkında çalışan arkadaşlarının olduğunu söyledi. Biz de niagara ya gitmeden önce oraya uğrayalım dedik.

Vardığımızda akşam üstü olmuştu bile. Serhat'ın arkadaşı bize bedava giriş bileti ayarladı ve içeride ne var ne yok ise saldırdık :) Trenler ilgi odağımızdı tabii ki. Bazı arkadaşlar henüz bu havada dönen abuk sabuk hareketler yapan trenlerin tadına bakmamıştı. Çok keyifli, bir o kadar da baş döndürücü bir aktivite oldu :)





Elbette park sadece trenlerden ibaret değil. Daha coşkulu ve tırstırıcı şeylerde vardı. Mesela aşağıda gördüğünüz alet tek kişiyi veya iki kişiyi iki direğin arasında top gibi bir yukarı bir aşağı zıplatıyordu. Bunu yapmayı gözüm yemedi açıkcası :)



Parkta iki saat kadar vakit harcadıktan sonra artık şelaleye doğru gitmemizin gerektiğinin farkına vardık ve parktan ayrıldık. Bu harcadığımız iki saatten dolayı Niagara'yı gündüz gözüyle görme imkanını bulamadık. Vardığımızda akşam 9 du ve hava henüz kararmıştı. Ancak yine de akşam da Niagara'yı izlemek güzeldi. Asıl manzara zaten Kanada tarafından gözlemleniyor. Amerika tarafından görülen kısmı biraz daha sönük diyebiliriz.



Sürekli renkleri değişen ışıklar ile donatmışlar şelalenin etrafını. Değişen her renkte manzaradan alınan keyifte değişiyordu.





İşte bu da Amerika'yı Kanada'ya bağlayan köprü. Hani yanlışlıkla girdiğinizde saatlerce sorguya tutulup vizeniz yoksa Amerika'ya geri giriş yapamayacağınız yer :D. O kadar yakın yapılmış ki yanlışlıkla geçilmeye çok müsait. Bizim arabayı park ettiğimiz yerdeki yarım duvarın arkasında polisler ve görevliler varmış o kadar yani.



Niagara'da 1 saat geçirdikten sonra yeniden düştük yollara. Çok bir vakit ayıramadık belki ama yine de güzeldi. 8 saat süren bir yolculuğun ardından 27 saat uykusuz kalmış bir halde Manhattan'a geldik ve tabiri caiz ise yığıldık :D. Hala daha uyku düzenim yerine gelmedi diyebilirim. Ancak yine de değerdi diyorum :) Belki de bir daha görmek nasip olmayacaktı...

Hiç yorum yok: