24 Ocak 2009 Cumartesi

Yasallık sevinci...

Sevgili dostlar, şu sıralar yani son 15 gündür belki zamanımın çoğunu evde geçirdiğim için sizlere yazacak pek birşey bulamıyorum ancak gelen güzel bir haberi paylaşmak istedim.

Taaa Ekim ayında başvurduğum vize değişikliği talebi sonunda cevap buldu. Yaklaşık 3.5 aylık bir bekleyişten sonra vize değişikliğim kabul edildi. Anlayacağınız resmen yasal olduk artık. Okul bitene kadar F1 vizesi ile buradayım artık.

Bugünlerde ingilizce ye ağırlık verdim iyicene. Anna karenina yı okumaya başladım. Günde 1 sayfa okuyorum ama bu da bir ilerleme sayılır :). Bilmediğim tüm kelimeleri not ediyorum, karşısına ingilizce karşılığını ve bir adet örnek cümle yazıyorum. Faydalı oluyor gibi. Devam edebilirsem güzel olacak.

Ayrıca hergün ingilizce alt yazılı bir film izliyoruz ev halkı olarak. Yeni tvmizde tabii ki :P. Bizim plazma güzel çıktı. HDMI kablomuz olsa daha güzel olacaktı ama nedense ! koymamışlar :) Olsun yine de güzel.

Bu arada kendime ingilizce konuşabileceğim arkadaşlar bulmak için facebooktan arayış içine girdim. Arkadaş bulamasamda bulma çabaları içinde ingilizce konuştuğum için yine kardayım :). Bu arada dün biriyle 3 saat konuştuk ve sonra internetten konuşmak yerine mektup yolunu tercih ettiğini söyledi. Yani anlayacağınız bir mektup arkadaşım var artık :D. İlk kez birilerine mektup yazıp yollayacağım, üstelik ingilizce. Enteresan olacak :) İlk sen başla dedim. Bakalım ne yazacak... :)

19 Ocak 2009 Pazartesi

Yaprak dökümü No.1

Evimizden biri ayrıldı bu pazar günü. Hüseyin kardeşimiz Amerika'daki macerasına son verdi ve güzel ülkemize dönüşünü gerçekleştirdi. Buraya gelme amacı yalnızca ingilizcesini biraz geliştirmek,gezmek ve dönmekti. Aslında Ekim ayında dönecekti ancak 5 haftalık bir uzatma daha yapmıştı. Bu sürenin sonunda artık burda kalmakta bir amacı olmadığını düşündü ve dönüşünü gerçekleştirdi. Kendisine Türkiye'deki yaşantısında başarılar diliyoruz :). Kendine iyi bak Hüseyin!

12 Ocak 2009 Pazartesi

Last ride :( ...First hundered :)

Yeni yılın ilk günleri. Christmas'ın telaşesi bitmiş artık turistler evlerine dönmüş ve New york sokakları kışın soğuk yüzüne terk edilmeye yüz tutmuştu. Bizler artık son şanslarımızı deniyor, belki hala kalan bir kaç turistten iş yaparız diye düşünüyorduk.

Herkes artık işlerin olmadığından şikayet eder bir biçimde sokaklarda boş boş dolanıyordu. Artık son şansımızı deniyorduk. Ancak ne şovlardan çıkanlar pedicab e biniyordu ne de sokaktakiler bu soğukta pedicab i tercih ediyordu.

Bende böyle bir günün içinde keyifsiz bir biçimde 6. caddeden yukarı doğru çıkıyordum. Adamın biri nasıl olduysa el etti durdurdu. "İşte!" dedim şans güldü. Ne yapıp etmeli ucuza da olsa bu adamı almalıyım diye düşündüm ve yaklaştım...

-Yes sir!

Adam bana "Plaza otele ne kadara götürürsün?" diye sordu 13 blok olmasına rağmen 20 dolar dedim alabilmek için ancak çokmuş anlamında kocabir "oooo" duydum :). Hemen ardından "Evet, Plaza'ya gidecem ama biraz dolanıp gitmek istiyorum mesela Times Square'i gezip öyle gitmek istiyorum o zaman kaça olur?" dedi. Normalde bu tur için en az 50 dolar şarj etmemiz gerekirken ben alabilmek namına 30 dedim. Cevap yine aynı... "ooooo...." :)

Adamın halinden binmek istediği belli. Gittiği yerden parası olduğu da belli. Yuh! dedim geceliği 500 dolarlık otelde kalıyorsun hala pazarlık yapıyorsun eh be kardeşim dedim içimden. En son 20 dolara yap bunları tamam dedi. Baktım etrafıma...Boş sokaklar... Gel ulen gel dedim sonunda...

Neyse kısa bir times turu yaptık ve oteline getirdim adamı. Yolda bol sohbet eksik değil tabii. Adam Mısırlı çıktı. Bir kaç kere İstanbul'a da gelmiş. Ordan burdan konuşarak geçirdik zamanımızı. En son bırakmaya yakın bana "Central Park turunu kaça yapıyorsunuz?" diye sordu ona da bu sefer " 60 dolar " dedim dudak büküp kafa salladı.

Artık turu bitirme vakti geldiğinde indi ve ben yarın Central Park'ı gezmek istiyorum dedi ben de atladım tabii hemen "İstediğin saatte gelir alırım seni otelin önünden ve güzel bir tur atarız senle" dedim. "Central Park için en uygun zaman saat 3 olur" dedim. Niye böyle dedim. Gerçekten 3 en güzel olduğu için mi? Tabii ki hayır :D 4.30 şovlarına yetişebilmek için tabii ki ... :D

Neyse adam telefonumu aldı ben seni ararım dedi. Eh hal böyle olunca aramayacak dedim içimden. Çünkü çoğu zaman hep öyle oldu. Hep aldılar telefonu çok nadir bir kaç kişi dışında kimse geri dönmedi...

O gece sabaha karşı yatmıştım ve öğlen 2 gibi uyanmıştım. Kahvaltı yapıp çıktım ancak aklımın bir kenarında "arar mı acaba?" sorusuda vardı. Gel gelelim aradı :D. "Saat 3 oldu beni gezdirmeye hazır mısın?" dedi :D Oysa ben hala metrodaydım ve hala yarım saatlik yolum vardı en az :D

Biraz kekeledik tabii vakit kazanmak için, aklımdan, "niyeti var kaçırma bunu" diye geçti ve bir bahane uydurdum: " Şu anda çok uzağa bir müşteri götürüyorum, saat 4 de gelir alırım" dedim :) cevap: " Saat 4 de de öyle güzel olur mu?" ... " Olur.. olur :D...

Tam 4 de gittim vardım otelin önüne kan ter içinde. Baktım kimse yok.5 dakika geçti gene kimse yok... 10 dakika oldu... Dedim boşu boşuna terledik bir de bu soğukta yaaa...

Tam gitmeye hazırlanıyordum ki geldi :D. Özür diledim elbet ve sonra 1 saat gezdirdim adamı Central Park'ta. Şakalaştık, konuştuk eğlendik tabii ki. Burdaki yaşamımdan, İstanbul'a , okuldan , politikaya kadar herşeyden konuştuk. Adam karizmatik bir yapıya sahip olduğu gibi bilgiliydi de. Bunu değerlendirmem lazımdı. Mutlaka güzel bir tip almalıyım diye düşündüm ve biraz da üzerine oynadım :D

Sonunda yeniden otelin önüne geldiğimizde inerken çok memnun kaldığını ve çok teşekkür ettiğini söyledi. Umarım seni yeniden görmek mümkün olur diyerekten cebinden bir adet 100 dolar çıkartıp uzattı :D... Şaşırdım. Çünkü dün bana 10 doların hesabını yapan adam bu sefer 40 dolar fazladan verdi. Elbette yine teşekkürlerimizi ileterekten adamı uğurladık oteline :D. Alan razı... Satan razı :)

Eğer o adamı söylediği fiyatı beğenmeyip şutlasaydım, almayasaydım yalnızca 20 dolar değil tam 120 dolar kaybetmiş olacaktım. Bu yüzden hiçbir zaman müşteri kaçırmamaya özen gösteriyorum. Çünkü bazen öyle oluyor ki 10 dolara aldığınız bir kişiyi içinizden söve söve götürürken, onu indirdiğiniz yerde başka birinin size müşteri olmak için beklediğini gördüğünüzde şaşırıp kalıyorsunuz...

Yani bir kere daha ispatlandığı üzere...
Aza tamah etmeyen çoğu bulamıyor...

9 Ocak 2009 Cuma

Yaşasın artık televizonumuz var :D

Dinlenme zamanı geldi çattı. Artık sokaklar boş ve soğuk. Dışarı adım atmaya değmiyor artık. E okulda bitti. Yeni dönem 5 şubatta başlayacak. O zamana kadar boşum. Yapılabilecek en iyi şey evde oturup film izlemek,kitap okumak, araştırma yapmak...

Baktık çoğu vaktimiz evde geçecek hadi o zaman bir televizyon alalım eve onu izleyelim bari dedik. Kablolu yayına abone olduk. Sağolsunlar paragöz cable şirketimiz dün geldi taktı bağladı. Şimdilik ufak 37 ekran bir televizyona bağlattık yayını. Bizim patron sağolsun olaya el attı ve 32" plazma tv hediye etti bize :D. 3-5 gün içerisinde teslim almayı umuyoruz. :)

Kanalların içerisine boğulmuş vaziyetteyiz. 800 küsür kanal var ve paragöz kablo şirketinin bize verdiği tv alıcısı çok yavaş :(. Yıne de güzel ama müzik kanalları film kanalları haber kanalları bol miktarda mevcut. Anladığımız kadar izlemeye başladık :D. Dün gece kanalların birinde şu meşhur Cosby Show a denk geldim. Eski belki ama güzel yine de :D.

İngilizceyi geliştirmekte dinlemek ve konuşmanın çok büyük önemi var. Tv bağlatmamızın asıl amacımız ingilizceye faydası olmasıydı zaten. Zaman tv karşısında çay yudumlama zamanı :) Hadi bakalım...Misafirliğe bekleriz :)

2 Ocak 2009 Cuma

Times Square de yeni yıl kutlamaları

Raw video: Revelers ring in 2009 in Times Square @ Yahoo! Video

Kutlamalar ile ilgili kısa bir videoyu siteye eklemek istedim. İzlemek için 2009 yazan kutucuğa tıklamanız yeterli. Yeni bir sayfada video çalışmaya başlayacak.

Hoş ben o kutlamaların çok yakınında olmama rağmen, bir sokak ötesinde yalnızca dinleyebildim ve o coşkuyu yaşayanların sevinçlerinin bitip dönüşe geçmelerini bekledim ancak yine de o kalabalığı hissetmek o konfetilerin sokakların arasında yayılmasına şahit olmak da güzeldi.

Yeni yıl iyi başlamadı aslında. -20 derece sıcaklıkta karşıladık yeni yılı. Haliyle pek kimse gelmedi kutlamaya ve kazancı düşük oldu. Hemen dağıldı kalabalık. Ve ben hasta oldum :). Ancak ciddi birşey yok sadece biraz boğaz ağrısı ve hapşırık vardı hepsi o. Şimdilerde geçti bile. Yeniden sokaklara geri döndük bile.

Bu arada okuldan son haberleri vereyim size. Tüm notlar açıklandı. 3 dersin 3 taneside A düştü. Ayrı bir sevinç oldu tabii. Devamınıda getireceğiz inşallah. İkinci dönem şubatta başlıyor. Mayıs 15 e kadar devam edecek. İkinci perdeyi oynuyoruz. Bakalım bu dönemin parası nasıl kazanılacak, ne kadar çalışılacak, neler yaşanacak. Yaşayıp görelim bakalım :)