28 Haziran 2008 Cumartesi

Central park

Ve işte sonunda şu meşhur central park a adımımı attım. Central Park'ın girişinden içeri adım attığınız anda sanki amazon ormanlarının sessizliği sizi sarıyor. Şehiden çıkıp ap ayrı bir dünyanın içine girmiş gibi oluyorsunuz. Kuş sesleri, mis gibi kokan çiçekler, tertemiz yollar sizi alıp götürüyor. Aslında daha parkın tamamını görme imkanım olmadı. Küçük tur yolunu yaptım ama o bile parkın güzelliğinden bir damla almaya yetti doğrusu.

Parkın içinde kocaman iki adet baseball sahası bulunuyor. İnsanlar buraya gelip diledikleri gibi oynayıp antrenman yapıyorlar. Koşanlar mı ararsınız, bisiklete binenler mi arasınız yoksa yürüyüş yapanlar mı? Herşey var bu parkta...

Parkı gezerken çeşit çeşit heykellere rastlıyorsunuz. Bir çok olayın ve kişinin anısına dikilmiş bu heykelleri tanımya çalışıyorum şu anda çünkü cental park ta bisiklet turu vrdiğinizde bunları anlatmak durumundasınız. Internet sağolsun birşeyler yapmaya çelışıyoruz işte :)

Buraya fotoğraf ekleyebilmeyi o güzelliği sizlere gösterebilmeyi çok isterdim ama bekleyin biraz daha bekleyin. Ayın 11 inde şu iphone2 yi alayım o zaman fotoğraflara boğacağım sizleri :).

Hiç yorum yok: