15 Şubat 2009 Pazar

Kısa...Kısa...

Bir salı gecesi, Jersey Boys adlı show un önünde bekliyoruz. Bu alışılmadık bir durum. Normalde geceleri polis bizi o sokağa bile sokmaz. Her nasılsa bugün gelmediler ve sürekli acaba gelirler mi diyerekten gözümüz sokağın başında show un dağılmasını bekliyoruz.

Sonunda dağıldı. Herkes birer birer gidiyor. Ancak kimse pedicab e binmeye tenezzül etmiyor. Artık öyle ayağa düştük ki, biri sorsa kaç dolar olursa olsun götüreceğiz. İş yok çünkü. İçeride neredeyse adam kalmadı. Umutsuzluk iyice arttı tabi.

Derken bir çift yaklaştı. "4 blok aşağı gideceğiz ne kadar?" dedi. Off dedim ya gele gele böylesi gelir zaten. Ne kadar diyebilirsin ki sadece 4 bloğa... 5 dakika bile sürmez...

"Ne kadar istiyorsanız verin" dedim. Biraz şaşırdı. "Evet" dedim. "Ne kadar geçiyorsa içinden, ne kadar vermek istiyorsan ver" dedim.

Bazen bu taktik tutuyor. Bindikten sonra bu işin kolay bir iş olmadığını gördüklerinde ve eğlendiklerinde yol kısa dahi olsa bu alçak gönüllülüğün karşılığında 20-25 veriyorlar. Zaten fiyat söylemem gerekse 15 den yukarı denilemeyecek bir yol.

Kadın biraz ısrar etti bir fiyat söylemem konusunda ama bende ısrar ettim. O zaman 15 veririz dedi. İyi dedim buyrun.

Çıktık yola. Örttüm battaniyeyi bir güzel üstlerine. Sonra garip bir şey oldu. Köşeyi döndükten sonra kadın bir opera sanatçısı gibi yüksek bir sesle şarkı okumaya başladı :D. Sokaktaki herkes bize bakıyordu :D. Kadında da hakikaten şovlarda oynayabilecek kadar güçlü ve net bir ses vardı.

Kırmızı ışıkta durduk. Arkama dönüp; " Broadway şovlarında oynmayı hiç düşündünüz mü? " dedim. " Onlardan daha güçlü ve güzel bir sesiniz var". Cevap ne olur dersiniz :) " Tam 3 yıl oynadım" " 2000-2003 yılları arasında adını şimdi hatırlayamadığım bir şovda oynamış hanım efendimiz :). Bu şarkı senin için dedi yine başladı çığırmaya :)

Artık neredeyse gelmişken bende ona Lion King' de oynadığımı söyledim. Şaşırdı :). Dedim tabi burda değil kendi ülkemde bir otel de oynadım. Olsun dedi bence burda da şansını denemelisin... "Bir gün şov çıkışında sahne arkasına git, yönetmeni bul ve daha önce bu oyunda oynadığını söyle. Sürekli insan ihtiyacı oluyor bu şovlarda insanlar değişiyor" dedi."Hiç düşünmemiştim" dedim. Ciddiye almasam da bu düşünceyi, "Gideceğim" diyim indirdim onları...Enteresan bir kadındı :)

------------------------------------------------------------------------------------

Bu sıralar ingiliz nüfusu çok şehirde. Bu iş ingiltere de de olduğundan ingilizler biraz daha sempatik bizlere. 4 erkek 5 kız el etti durdurdu beni, sordu ; " Bu şeye kaç kişi alabilirsin en fazla?" Dedim ; " 4 ". O sırada adamların ikisi çoktan atlamıştı zaten arkaya. Soran şöyle arkaya baktı; " Geriye kalan iki yi nereye alırsın ?" diye sordu :). Dedim " Kucağa :D" . Güldü, keyifli bir yolculuk olacağını anladı ve bir erkek paketi yaptık arkada :). Kızlarda hemen arkaya yanaşmış acaba banada birşey çıkar mı diyen pedicab e bindiler.

E biz biraz geride kaldık tabi 4 tane hıyarla. Diğeri önden bastı uzadı biraz. Bende ki saplar çok çılgın çıktı. Yol boyunca rahat durmadılar. Kucaktakiler diğerlerinin dizlerinde hoplamaya başladılar. Yoldan geçen herkes bize bakıyor tabi. Olayı gittikçe abarttılar. Öyle bir zıplıyorlardı ki lastikler bir iniyor bir şişiyordu. İçimden dedim şunları indirene kadar tek parça kalırsa bu pedicab şükür....

Gidene kadar her türlü numarayı yaptılar. Yoldan geçenlere el çakmalar, sen geç arkaya ben sürecem demeler ( ki yoğun ısrar üzerine 2-3 metre sürdürmek durumunda kaldım :)) ve ona buna laf atmalar...

Neyseki sağ salim buldum da adresi indirdim. Bol bol teşekkür ve gülücük tabii ki...Sen bir de bana sor dedim içimden... Bisikletime baktım şöyle bi...

Bir gün bu alet ortadan ikiye ayrılacak ama :D bakalım ne zaman :)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

kanka bisikleti sürdürürken arkada kucağa oturmak zorunda kalmadın umarım.Malum bu adamlar çılgınlık konusunda hepsi bir (:

ÖMER