8 Ekim 2008 Çarşamba

İlklere devam...

Tarih yazmaya devam...

Hani zırt pırt diyordum ya, yine polis muhabbeti, yine ticket... Sonunda cezaların günü geldi çattı.

Dün hayatımda ilk kez bir mahkemeye girdim. Girdim ve üstelik sanık olarak. Hayatımda ilk kez yargılandım. Hoş ağzımı bile açmadım, herşey avukat halletti ama yine de sanıktık işte orda. Hiç sebepsiz, yersiz, yaşadık işte o duyguları. Hırsızlar ile , saldırganlar ile , kapkaçcılar ile aynı ortamı paylaştık maalesef.

Burada her türlü ceza olayını yerel mahkemelere gönderiyorlar. Onlar duruma bakıp cezayı onaylıyor veya kaldırıyor. Bende çıktım hakimin karşısına. Karşımda hakim, onun önünde 3 numara göbekli, kolları yana açık, pos bıyıklı, artist mi artist bir polis, yanımda avukat...

Avukat, "Bu pedicab sürücüsü work and travel ile geldi" falan filan dedi. Hakim de "Haa öyle mi, tamam" dedi. Bir baktım 30 saniye sonra geri inmişim."Dismissed" dedi. Yani iptal oldu bizim ceza anlayacağız. Bir yarım saat kadar oturttular orda beni. Sonra saldılar...

********************************************************************

Bir diğer ilk de iş başında yaşandı. Her akşam olduğu gibi Broadway şovlarının önüne pustuk. Mama mia dan müşteri almayı beklerken Jersey Boys'dan double çıktı. İki tane çatlak çift atladı gidiyoruz. İstkamet Rockefeller Center. Ekip çatlak oluna eğlence de gırla oluyor tabii ki. Bizde havaya giriyoruz, hareketler falan yapıyoruz bunları brz bağırtıyoruz. Ancak ne kadar dikkatli olursanız olun, eğer yorgun ve uykusuz iseniz kaza sizi elbet buluyor.

Kırmızı ışıkta durmuş yeşilin yanmasını bekliyor bir yandan da gülüşüyorduk. Neyse ışık yeşil oldu aralardan ilerlemeye başladık. Önümdeki limuzin ana caddeye çıkmak için sağa kırdı ancak pat diye duruverdi çünkü yayalar bir anda karşıdan karşıya geçmeye başladı ve onlara yol vermek zorunda kaldı. O anda bende direksiyonu kırmama rağmen durumu kurtaramadım ve sağ lastik tarafından limuzinin arkaya bir güzel gömdüm :D. Bir çatırtı gürültü koptu. Herkes bize bakıyor tabii. Dedim çamurluğu falan bıraktık herhalde :D. Kısa süreli bir şok anı oldu. Müşteriler korkmak yerine işi gırgıra sardı. Benimle, limuzinle, kendileriyle yol boyunca dalga geçtiler :).

Onları bıraktıktan sonra içimden keşke almasaydım da bu olay da olmasaydı dedim. Kenarda bir yere çektim ve hasar durumuna bir baktım. Çamurluk iki yerden kırılmış ancak öyle göze çarpan büyük bir hasar yok. Neyse, olacağı varmış oldu...

*******************************************************************

Son bir kaç gündür blog ile ilgilenemediğim için kusura bakmayın. Hafta sonları benim en zorlu günlerim. Cumartesi tam gün çalıştıktan sonra geç saatlerde yatıp pazar sabahı derse, sonra da yeniden işe çıkıyorum. Normalde pazartesi günleri çalışmazdım ama bu pazartesi ve salı Madonna'nın konseri vardı.

Pazartesi akşamı işler iyiydi. Bir konserden kaliteli müşteri çıkıyorsa eğer 3 ride alabiliyorum, inanılmaz bir performans sergileyerek. İlk müşterimi W hotel e götürdüm. Çok şık iki kadındı. Sırf eğlencesine bindiler. Yolda biraz salladım biraz muhabbet ettik.Zaman o kadar kıymetli ki otelin sokağına tersten girdim.25$ a anlaşmıştık 50$ alıp devam ettik.

Hemen konser alanına geri döndüm elbette. Bir baktım tüm pedicabler temizlenmiş herkes almış. Biraz yanaştım hop iki kadın daha durdurdu. Topuklu ayakkabılardan olsa gerek 2 blok için 20$ vermek durumunda kaldılar bana :D. Hoop bir daha konser alanına döndüm. Ancak artık kalabalık iyice dağılmıştı. 3. ride ı alamayacağım galiba derken arka tarafta iki tane İtalyan uzun süren pazarlıklardan sonra 15$ a binmeye razı oldu. Hadi dedim son ride da böyle olsun. Bu daha bir keyif sürüşü oldu. Ne de olsa sondu. O kadar çok eğlendik ki anlatmaya kelimeler yetmez. İlk bindiklerinde üst tenteyi kapatabilir misin dedi. Arka tarafa geçtim kapatırken bir baktım bisiklet gidiyor. Adam atlamış seleye pedallamaya başladı gidiyor :D. Arkadan zor tuttum adamı :D. Çocuk meğer Londra da kullanmış bunlrdan daha önce. Geç dedi arkaya :D. Oturdum valla bende :D Sokağın sonuna kadar bağıra çağıra yol aldık. Sonra ben devraldım tabii. Başladık arabalar içinden slalomlara, çığlıklara. Yol boyunca fotoğraf çektik, video çektik güldük eğlendik. Mariott otele geldik. Birlikte fotoğraf çekindik. Sıra ödemeye geldi. Bana "Bu bisikletin kirası ne kadar" diye sordu. Dedim "Haftalık 200$ a kiralanıyor". "O zaman al sana kiranın yarısı" dedi 100$ ı uzattı. Ben şoklarda tabii. Teşekkürler falan ard arda. Telefon numaramı istediler, belki tekrar bineriz diye, verdim. Vedalaştık...

Böyle anlardan sonra tekrardan bisiklet üzerinde yol almaya başladığımda, yüzümdeki gülümsemeyi fark ettiğimde hayata, insanlara daha çok şaşıyorum. Binbir çeşit insan taşıyoruz her gün, her ay. Hayatı insanları, farklı tipleri, ruhları, davranışları yaşıyoruz. Bakışımızı genişletiyoruz. Dünyayı tanıyoruz...Ve anlatıyoruz elbette. Çünkü öğrenmek bazen bir hiçtir, onu paylaşmıyorsan... Ben elimden geldiğince paylaşıyorum ve paylaşmaya devam edeceğim. Öğrendiğim kadarıyla, anladığım kadarıyla...

3 yorum:

MuMi dedi ki...

Mustiiii...
Takip ediliyorsun,dikkat et oralarda kendine! Bilirim,zordur gurbet...

Hasan Çağrı dedi ki...

Kıvırcık valla blogu da herşeyide boşladın... hadi senden haber bekliyorum... Pazamız iyice pul oldu seni beklerken valla göçtükki ne göçtük haberin yok...

Kıvırcık dedi ki...

Gurbet zor evet, burada en onemli sey birilerinin ruhunu seninle hissetmek. Siz bu siteyi takip edenler yorum yazanlar bana guc veriyorsunuz destek oluyorsunuz. Sagolun.