28 Kasım 2008 Cuma

Birinci gelen 100 doları alır !

Öncelikle şunu söylemeliyim ki Şükran günü tam bir fiyasko oldu bizim için :) Hani demiştim ya çarşamba akşamı başlayıp perşembe günü devam edecek güzel şeyler olacak... İnsan sabahın altı buçuğunda yapar mı bunları yaa! Hepsini kaçırmışız tabii saat 12 de gidince :D Bir gittik ki herkes dağılmış evine gitmiş bile. Tüm mağzalar kapalı her yer tatil insanların dışarı çıkması için hiç bir sebep yok :( Tüm gün boş boş dolandıktan sonra geldim eve. Napalım kısmet değilmiş...

Ancak çarşamba akşamı işler o kadar güzel gidiyordu ki okula gidemedim. Sokaklar acayip derecede kalabalıktı ve insanlar sürekli bir yerden bir yere gitmek istiyorlardı. O gün pedicabciler iyi iş yaptı ama dediğim gibi perşembe tam bir fiyasko oldu.

Perşembe günü eve erken gelince bir güzel yemek yaptık ve erken uyuduk. Dolayısıyla erken kalkıp erken işe başlayabildim uzun zaman sonra. Kahvaltıdan bile feragat ettim çünkü o gün Black Friday olarak adlandırılıyordu ve tüm mağzalar %40 ile %70 arasında indirime gidiyordu.

Erken çıkmanın faydasını da gördüm tabii hemen. inanılmaz bir kalabalık vardı çünkü. İnsanlar deli gibi alışveriş yapmak istiyordu.Artık kaldırımlara sığamıyor araba yoluna taşıyorlardı. Ancak yine de sabah saatlerinde sokakta pek iş olmadı bende American Girl Place in önünde sıraya girdim. Millet o kadar çıldırmış ki American Girls e girebilmek için ta sokağın öbür ucuna kadar sıraya girmişler içeri girebilmek için. Hoş bu işimize geliyor çıkana bike taxi, bike taxi diyip kapabildiğimizi kapıyoruz işte...

Şansa bir tane çıktı banada. Adam iyi paralı çıktı karısı ve çocukları içeride alışveriş yaparken söyledi gideceği oteli üzerine onlar çıkana kadar beklemem için bir 20lik attı. Bir 10 dakika onları bekledik sanırım. Alışverişlerini yaptılar ve iki bisiklet four seasons otele gittik bi 25 er daha aldık üstüne. Ondan sonra kimleri aldım kaç kişi aldım bilmiyorum. Sürekli birilerini taşıdım indirdim ancak en ilginci akşam saatlerinde yaşandı...

Normal bir şekilde Times Square'e girmeye hazırlanıyordum, arkadan bir ıslık sesi duydum. Hop bir baktım biri el ediyor. Hemen yanaştım tabii. Anne baba ve iki ufak kız binmek üzere yaklaştılar. Kadın korktu geri kaçtı Allah Allah dedim ne oldu acaba. Binebileceğimi sanmıyorum dedi kadın aha dedim su koy verdi gene biri alamayacağım sanırım gene müşteriyi... Dedim çok yavaş sürerim korkmaya gerek yok gel... Baba atladı hemen yok yok onun fobisi var falan birşeyler dedi. Eee dedim ne olacak. İki ufak kız atladı hemen bisiklete. Baba bir 20 lik çıkarttı ve " Al bizim ufaklıkları 4 blok ötedeki otele götür" dedi. Onlara iyi bak dedi ve bir 20 lik daha çaktı :D.

Neyse, o trafiğin içerisinde ilerlemek çok zordu ve yürüyerek giden anne babayla birlikte gittik o 4 sokağı. Kızlar ufak olduğundan gözleriyle sürekli anne babalarını arıyorlardı zaten. Onlarla bir güzel sohbet ettim, üstlerine battaniyeyi örttüm o şekil geldik otelin önüne kadar. Trafik o kadar yoğundu ki gittiğimizde anne baba bizden önce varmıştı :D. Adama yaklaşırken adamın cebinin gene eline girdiğini gördüm. Dedim herhalde tip verecek bir kaç dolar... Hiç acımadı bir 20lik daha çaktı. Helal be! dedim :D. Çok teşekkür etti ve otellerine girdiler. Herhalde ilk kez yokuş aşağı hiç pedal çevirmeden 4 sokak için, 60 dolar almış oldum. Enteresandı :)

Bundan daha enteresanı şov zamanı yaşandı. Her zaman olduğu gibi Broadway şovlarının önüne pusu kurmuş şovun dağılmasını bekliyorduk. Saat 10.30 oldu ve yavaş yavaş çıkmaya başladılar. Çok uğraştırmadılar sağolsun kalabalık içerisinden güler yüzlü bir adam "We need two" diyerek üstümüze koşmaya başladı :D. Eyvallah dedik. Bana bir adam ve iki ufak kız, diğerine de bir kadın ve bir kız bindi. Hareket edince nereye gittiğimizi sorduk. Meriddian otel dediler. Diğer pedicabci ile göz göze geldik o an. Ve o bakışlardan anladım ki ikimizde bu otel nerede bilmiyoruz :D. Ama bizde de hak var yani ne bilelim o otelin new yorkun en pahalı en prestijli oteli olduğunu. Sanki orda kalmaya gelen pedicabe mi biniyordu da oraya müşteri götürecektik di mi :D. Alır limuzinini gider adam ki daha önce oraya hiç müşteri götürmediğimden bilmemem normaldi ancak bu sefer adamlar limuzin yerine pedicabi seçmişlerdi :)

Neyse ufak kız biraz tarif edince haa diyip yola koyulduk. Bir sağ bir sol yaparken adamlar kendinden geçti tabii. Kıkırdamalar öbür pedicabe laf atmalar başladı. 8. caddeden yukarı çıkarken yanımıza zart diye başka bir pedicab daha geldi. Bunların tayfasından birileri daha pedicab almış, Hobaaa derkene birbirlerine patlamış mısır atmaya başladılar sokağın ortasında :D. Derken bir pedicab daha geldi ve ardından bir tane daha... Maşallah ne ekipmiş ya! dedik. Dayananamamış hepsi pedicab almış :D Her bir yenisini gördüğümüzde Hobaaa diye bağırıp onlara da mısır atıyorduk :)

Sonra artık otele yaklaşmışken nasıl olduysa iş gene yarışma olayına geldi. E o kadar pedicab olunca bu mevzu hep açılıyor zaten. Colombus Circle u dönerken benim bisikletteki ufaklıklardan küçüğü gülerek "Otele kim birinci giderse 100 doları alır!" diye bağırdı. Bende güldüm tabii. Kız gaza getirmeye çalışıyor bisikletleri daha da bassınlar diye. Takmadım kafaya arkalarda rahat rahat gidiyordum. Ama acayip eğleniyordu ekip. Birbirine laf atmalar, mısır atmalar kahkahalar diz boyu gidiyordu. En çok güldüğümüz olayı anlatayım size...

Colombus'u döndükten sonra bir anda karşımıza çıkan kırmızı ışıkta aniden durmak gerekti.E tabii yarış ayarında olduğundan millet, hızımız iyiydi. Yan yana gidiyorduk normal durduk. Durduğumuz an, yanımdaki pedicabdeki adam "Bizim diğerleri nerde? Geldiler mi?" diye sordu :D. O anda arkadan duramayan şapşalak pedicabci lannkkk diye yanımdaki pedicabe sağlam bir hızda geçirdi. Yanımdaki pedicabci : " Aha işte geldiler " dedi :D Gülmekten öldük orda :D. Ha aslında benim güldüğüm olay o çarpmanın etkisiyle arkadaki 9 yaşlarındaki erkek çocuğun koltuğundan uçup bisikletin yarı açık ön kapısına poster olması olmuştu ama neyse :D. O çocuğun uçuşunu gören tüm millet koptu zaten o an :D. Çocuk bozuntuya vermeden hemen yerine oturdu ama bu kahkahaları engelleyemedi tabii :D

Neyse o sırada bizim ufak kız yine teklifini gündeme getirdi. Otele kim birinci giderse 100 dolar alır dedi. O ışıktan sonra zaten otelin olduğu sokağa giriyorduk yani yalnızca 100 metre falan kalmıştı olsa olsa. 3 bisiklet yan yana bekliyorduk. O onu dememiş bile olsa içimdeki yarışcı ruhu gereği benim bisikletim hiçbir zaman ikinci gidemezdi zaten o otele. Işık yeşil olur olmaz iki bisiklet yüklendik pedallara, spd ayakkabılar sağolsun 100 metrede iyi bir sprint attım. 1 boy farkla otelin önüne ilk gelen oldum. Arkadakiler coştu zaten birinci gelince. Neyse keyifler yerinde herkes indirdi müşterilerini. How much soruları gene havada uçuştu tabii. Ne kadar desem derken arkadaki pedicabcinin 30 dediğini duydum ve benim adam birşey sormamış olmasına rağmen 30 dedim... Adam gülerek... "Al bu senin ödülün" dedi ve hiç acımadan çıkarttı 100 doları çaktı elime :) Ben şoklarda tabii gene.

Thank you mank you derken girdiler otelden içeriye...

Ne diyelim; Whoever goes first, takes hundered... :)

Hiç yorum yok: