26 Nisan 2009 Pazar

California 2. gün

Gün elbette erken başladı. Sabahın ilk ışıklarıyla saat 6 gibi uyandım. Hint usulü kahvaltımı yaptıktan sonra yola koyuldum :). Festival süresince yarış olayını erkenden aradan çıkarıp cumartesi ve pazar günü tamamen fuara odaklanmak istediğimden cuma günü için 2 tane yarışa kayıt yaptırdım. İlki downhill yarışıydı yani dağın tepesine çıkıp tamamen aşağı bisikleti saldığınız bisikletin genelde kendiliğinden gittiği yokuş aşağı bir yarış. Bu tip yarışlar öyle fazla uzun sürmez en fazla 5-10 dakika.

İkinci ise benim uzmanlık alanım olan cross country, yani inişli çıkışlı uzun dağ yollarında 1.5 - 2 saat süren uzun bir bisiklet yarışıydı. Bu yüzden tüm bunların üzerine yarış alanına gidebilmek için sabah sabah 15km pedal çevirmek istemedim. Zaten yorucu geçecek bir gündü. Resepsiyondan taksi çağırttım, attım bisiklet bagaja attık ve gittik :).

Amerika'ya geldiğimden beri ilk kez taksiye bindiğimi o zaman fark ettim :). Ya da daha doğrusu parasını benim ödediğim taksi yolculuğu diyelim :). Araba olunca iki dakika da gittik tabi ve New York'da 5-10 dolarlık taksi ücretini bile çok bulan ben 20 dolar verdim üstünede 4 dolar tip verdim :D. Eee para harcanmaya başladı bir kere durmuyor yerinde :)



Festival alanına vardığımda ilk iş olarak iniş yarışın yapılacağı parkuru görmeye yani deneme sürüşü yapmaya gittim. Giderken yolda aynı yarışa giden başka bir bisikletçi ile daha karşılaştım. Birlikte aramaya başladık başlangıç yerini. Adamlar çok güzel yapmışlar her yarışa ait parkuru farklı bir renkli ok ile işaretlendirmişler. Bizde yeşili takip ediyorduk. Bir yerden sonra işaretler kaybolur gibi oldu ve ben yanımdakinin tavsiyelerine uyup onu takip ettim. Etmez olaydım :D. Bayağı bir yokuş aşağı indikten sonra yolun yanlış olduğunu öğrendik ve onca yolu geri tırmanmak zorunda kaldık. Neymiş: Kendi işini kendin göreceksin :)

Neyse bulduk ve tam gaz aşağı sallandık, harika bir parkurdu ama hemencecik bitti :) ve ben adamları yine takdir ettim :D. Niye mi? Çünkü indiğimiz yerde koca bir tır ve minibüsler bizi ve bisikletlerimizi tekrardan yukarı çıkartmak için hazır bekliyordu :)



Asıl yarışın saatini beklerken fuarda gezintiye devam ettim. Bu arada fuarın en önemli markasının benim ikinci yarışım olan cross country yarışının başlayacağı saatte önemli bir tanıtım yapacağını öğrendim. Hal böyle olunca işler karıştı biraz tabii. Hemen kayıt masasına gidip ikinci yarışımı iptal ettirip ertesi gün bir üst kategoride yarışmak için başvuruda bulundum. Eee festival büyük olunca yarıştan bol birşey yok her gün başka bir kategorinin yarışı var. Memnuniyetle kabul ettiler ve böylece cuma günü yanlızca bir yarış yapmış oldum. İyi de oldu aslında üst üste zor olacaktı.

Neyse geldik yarış saatine :) Bu benim bisiklet hayatımdaki ilk iniş yarışım olacaktı. İlginç bir deneyim olacaktı ki başlangıcıda çok ilginç oldu :D.

Sıramız geldi bizi çağırdılar. İlk önce bisikletlerinizi ters çevirdik ve hepsini yan yana dizdik. Sonra bisikletlerimizden yaklaşık 50-60 metre uzağa sıralandık hepimiz ve bizden sırtımız bisikletlerimize dönük şekilde dizlerimizin üzerine döküp başımızı yere koymamızı istediler :D. Bu ne biçim bir başlangıç diyeiblirsiniz ancak 50 kişinin start aldığını düşünürseniz bu kişileri adeta uçarak gideceği parkurdan önce biraz ayrıştırmak oldukça mantıklı bir hareket aslında :)

Düdük çaldı ve hepimiz bisikletlerimize koşmaya başladık. Beni tanıyanlar koşuda ne kadar kötü olduğumu bilirler :) Elbette burada da geride kaldım :D. Ancak tekniğime gayet güveniyordum :)

Ve işte mücadele başladı. 50 kişi yokuş aşağı tam gaz gitmeye başladık. Bisiklet zaten 40-50 km hızla giderken ben daha da pedal çevirip başta baya bir kişiyi geride bıraktım. Bir arabanın geçebileceği büyüklükteki bir yolda her an her saniye birilerini geçmeye çalışıyorsunuz. Harika birşey :).

Bu her zaman o kadar kolay olmuyor tabii ki. Parkurun bir bölümünde peşinde takipte olduğum birini sollamak istedim. Aksi gibi o anda da uçulacak bir bölgeye gelmişiz. Daha doğrusu adamın gitmekte olduğu yer düz giderken sol tarafta kalan geçeceğim yolda ise ufak çaplı bir basamak varmış :D. Ya Allah! diyip güzelcene bir havalandım içimde derin bir heyecanla :D. Neyse ki kontrollü bir iniş yaptım. Soğuk terler boşandı tabii ki hemen :D ama geçtim herifi o bana yeter :D.

Öndeki bir iki kişinin daha peşine takılmıştım ki son viraj çıka geldi. Önümdekine baya yaklaşmama rağmen bu sert virajda herşeyi mahfetmek istemedim. Bıraktım adamı gitti.

Tüm yarış yanlızca 8 dakika sürdü :D. Kaçıncı olduğumu çok merak ediyordum. Yarıştan sonra hemen fuar alanına gidip sonuçlara baktım. 50 kişiden 12. olduğumu gördüm. Bu benim için iyi bir sonuç aslında. İlk deneyime rağmen, koşu dezavantajına rağmen iyi bir sonuç :) Valla çok zevkliydi bir daha bir yerde yakalarsam bu Super D' yi kesinlikle kaçırmayacağım :)

Yarıştan sonra tekrar fuar alanına döndüm. Marka ziyaretlerine devam ettim. Bol bol fotoğraf ve bilgi demek bu elbette. Arada güzel bisiklet şovları da oldu. Oldukça ünlü olan Ryan Leech diye bir adam başında kulaklıklı mikrofonu altında bisikleti ile konuşa konuşa harika bir akrobasi şovu yaptı.



Bu şovu da izledikten sonra fuar vaktinin de bitmesiyle birlikte yeniden evin yolunu tuttum ve yine haber hazırlamak ve dinlenmek üzere otelime geri döndüm.

Hiç yorum yok: